
Rakamlar büyümeye, başarı hikayeleri medyaya taşınmaya, satın alma haberleri çıkmaya başladığı an bütün gözler e-ticarete çevrildi.
1997′den beri, farklı birçok sektördeki patronlara anlattım. Gelecek e-ticarette, ne yapın ne edin bu işe erken girin dedim. Tabi çoğu yıllarca dinlemedi ne beni ne benim gibi ticaretin geleceğinin internette olduğunu söyleyenleri.
Dinlememek bir yana, küçümsediler. “İnternetten kıyafet mi satılır” dedi büyük patronlar, “parfümü koklamadan almaz müşteri” dedi marka ithalatçıları, hem de kendilerinden çok emin bir edayla.
Peki ne oldu da işler değişti ve e-ticaret hem büyük fırsat hem de büyük tehlike oldu?
Pazar büyüdü, tüketici internetten alışverişe alıştı, e-ticaretin kolaylıklarını ve avantajlarını öğrenmeye başladı ve değişen dünyaya ayak uydurdu.
Peki bu değişime kim ayak uyduramadı? Eski kafalı patronlar…
Değişimi, globalleşen ticareti, yani e-ticaret trenini kaçırdığını düşünen eski kafalı patronlar ne yaptı dersiniz?
Hikaye burda başlıyor, şimdi sıkı durun…
Kişiye Özel Kanun Devri
2010 sonlarına doğru sözüne çok güvendiğim, sektörden bir arkadaşımdan bir haber geldi.
Önce inanmak istemedim.
Türkiye’de önde gelen bir parfüm ithalatçısının hem medyada hem de yüksek düzeyde siyasetçiler nezninde, yurtdışındaki e-ticaret sitelerinin Türkiye’ye parfüm göndermesini engellemeye yönelik bir kanun çıkartılabilmesi için lobi yaptığı idi bu haber.
Aldığım haber ispatı olmayan sadece bir duyum olduğu ve burda esas hedefimin bu kişi/şirket değil sistemdeki yanlış gidişatı vurgulamak olduğu için kişi ya da şirket adı vermiyorum.
Nisan 19′da T.C. BAŞBAKANLIK Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü sessiz sedasız birgenelge yayınladı.
Geçtiğimiz 3 hafta içinde (daha sonra geri adım atılan) alan adı sansürleri, (daha sonra geri adım atılan) Ekşi Sözlük sansürleme girişimi ve Çin modeli internet filtresi/sansürü tartışması derken bu genelge ne hak ettiği yeri medyada buldu ne de hakettiği kadar tartışıldı.
Bir de tartışmanın içine 150 euro, tüzel kişi değilsen sorun yok gibi birçok kafa karıştırıcı nokta girdi.
Halbuki genelgenin çıkış amacı arada bir madde olarak çok net bir şekilde açıklanmıştı.
4- 30.03.2005 tarihli ve 25771 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5324 sayılı Kozmetik Kanununun ikinci maddesiyle kapsamı belirlenmiş olan kozmetik ürünlerinin posta ve hızlı kargo yoluyla getirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Özel kişi, tüzel kişi yok. Bir ürün kategorisinin yurtdışı e-ticaret sitelerinden sipariş edilip, Türkiye’ye kargolanması tamamen yasaklandı.
Yasak Çözüm mü?
Yarın fotoğraf makinesi ithalatçıları, biz de Türk siteleri dışında fotoğraf makinesi satın alınmasının yasaklanmasını isteriz derse? Daha sonra mayo markaları gösteri yapıp internetten satın alınan mayoların Türkiye’ye girişini yasaklatırsa?
Peki bu işin sonunda ne olacak? Herhangi bir Türk vatandaşı, istediği bir ürünü internetten sipariş edip dünyanın herhangi bir yerinden getirtemeyecek mi?
Tüketicinin hakları tamamen gözardı edilip, hiçbir plan program yapmadan, nedir bu e-ticaret, başka ülkeler ne yapıyor, nasıl bir vergi sistemi uygulamalıyız, ne olacak bu işin geleceği demeden, sırf bir ürün kategorisinde genelge çıkartarak bu iş yapılamaz.
İnternette sansür hararetli bir şekilde tartışılırken, tüketicilerin hakkı olan global e-ticaret, inanması güç bir şekilde ülkemizde kişiye ve şirketlere özel yasaklarla baltalanıyor.
Ben avukat değilim, birisi çıkıp “kanunen yanlış birşey yok” der diye baştan söylüyorum. Devlet isterse istediği genelgeyi de çıkartır, istediği kanunu da yapar. Ben diyorum ki, bu yanlıştır. Bu iş böyle olmaz.
İsteseniz de, istemeseniz de ticaret globalleşiyor. Ticarette sınırlar ve aracılar ortadan kalkıyor.
Global e-ticaret gerçeğini bu tarz uygulamalarla engellemeye çalışmak, internetten korkup “yurtiçi paketleri” çıkartmaya çalışmaktan farksızdır ve her ikisi de hiçbir şeyin çözümü değildir.
15 Mayıs 2011 Yazar:
Kaynak: E ticaret MAG
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.