Lavanta daha çok Akdenize kıyısı olan bölgelerde yetişir. Lavanta bir çok amaçla kullanılmakla birlikte en bilinen özelliği sinirleri yatıştırmasıdır. Uykusuzluk için de yastığın altına konulmasının yararlı olduğu söylenmektedir. Lavantanın bilinen ikinci en önemli özelliği karaciğere olan faydasıdır. Çeşitli kaynaklara göre özellikle Hepatit B rahatsızlığında karaciğeri güçlendirmek amacıyla bir tutam lavantanın 300 ml (yaklaşık bir buçuk su bardağı) suda 4 dakika demlenmesi (dört dakikadan daha fazla demlenmemesi) , süzülmesi ve yudum yudum ılık olarak 15 gün boyunca hergün, akşam yemeklerinden en az iki saat sonra bir çay bardağı dolusu her defasında taze olarak tüketilmesi şeklinde kullanıldığında oldukça yararlı olmasıdır. Aynı demleme şeklinin nedeni bilinmeyen bazı alerjik rahatsızlıkların yaratmış olduğu tepkimelere de iyi geldiği bilinmektedir. Lavanta kıyafetler arasına serpiştirildiğinde kıyafetlerin hem güzel kokmasını sağlar, hem de naftalin yerine güvelere karşı korumada kullanılır. Ayrıca lavanta iyi bir anseptik ve antibakteriyeldir.
Esansiyel Yağ olarak Lavanta
Eski Yunanca`da eterik, “Gökyüzünün sonsuzluğu” anlamını ifade eder. Ortaçağda Simyacılar eterikyağa, dünyada varolduğu kabul dilen dört element yanında beşinci element anlamında “Quinta Essentia” adını vermişlerdir. Uçucuyağlar (eterikyağlar), tarihsel süreç içerisinde daima bitkilerin “esansiyel” kısımları olarak kabul görmüş ve “yaşam gücü, enerjisi ve ruhu” anlamında kısaca “esans” olarak da adlandırılmıştır. Koku (esans) kültürünün dünyada mevcut yazılı belgelere dayanarak tarihçesi incelendiğinde, 5000 yıl kadar geriye gitmemiz gerekir. En eski distilasyon cihazı ise İ.Ö.3000 yılına aittir.
Tarihte uçucuyağların kullanımı bir sosyal statüyü temsil ederdi.Başta krallar,din adamları ve soylular ayrıcalıklı olarak uçucuyağları kullanan kesimdi. Bilinen en eski uçucuyağlar, Hindistan Günlük ağacı (Boswellia sacra) ve Myrrhe (Balsammodendron africanum) balzamları ve onların uçucuyağlarıdır. Romalıların yaşamında uçucuyağların önemli bir yeri vardı, en fazla kullanılan uçucuyağ ise gülyağı idi. Belirli çeşmelerden, misafir ağırlamalr sırasında gülsuyu akıtılması devlet seramonilerinde çok kullanılmıştı. Roma imparatorları, gülyağı damlatılmış yer yastıkları üzerinde oturur, bazı tatlılarda gül suyu kullanılırdı. Romalılar uçucuyağları Doğu ülkelerinden getirirlerdi.
Gülyağı ve gül suyu üretimi ile ikullanımı hakkındaki bilgiler yanında en iyi kalitede gül suyunun distilasyonla elde edildiği, İbni Haldun`un kitaplarında yer almıştır.
10. yy`da İbn-i Sina gül suyu ve gülyağını tedavi amaçlı kullanmıştır. Katip Çelebi, gül yetiştiriciliğinin yaygın olarak Anadolunun kuzeybatısında, Edirne civarında yapıldığını, gül suyu üretildiğini anlatmakta ve İstanbul`da 17. yüzyıl ortalarında gül suyu satan üçyüze yakın dükkan olduğundan bahsetmektedir. Alman tarihinde ise yaklaşık 8. yy uçucuyağ taşıyan bitkilerin yetiştirilmeleri konusunda özel bir kanun çıkarılmış, özellikle manastır bahçelerinde Rezene, İris, Fesleğen gibi aromatik bitkiler yaygın bir biçimde yetiştirilmiştir. Napolyon, Kuzey Afrika seferlerini düzenlerken, bulaşıcı hastalıklardan ordusunu koruması için her askerin beraberinde Fesleğen (Ocimum basilicum) uçucuyağı bulundurmasını zorunlu kılmıştır. 19. yy Aromaterapi`nin ilk temelleri kimyacı Gattfosse tarafından atılmış, 1. dünya savaşı yıllarında onun öğrencisi Dr. Valnet ilk modern aromaterapi kitabını yayınlamıştır.*
Gülyağı ve gül suyu üretimi ile ikullanımı hakkındaki bilgiler yanında en iyi kalitede gül suyunun distilasyonla elde edildiği, İbni Haldun`un kitaplarında yer almıştır.
10. yy`da İbn-i Sina gül suyu ve gülyağını tedavi amaçlı kullanmıştır. Katip Çelebi, gül yetiştiriciliğinin yaygın olarak Anadolunun kuzeybatısında, Edirne civarında yapıldığını, gül suyu üretildiğini anlatmakta ve İstanbul`da 17. yüzyıl ortalarında gül suyu satan üçyüze yakın dükkan olduğundan bahsetmektedir. Alman tarihinde ise yaklaşık 8. yy uçucuyağ taşıyan bitkilerin yetiştirilmeleri konusunda özel bir kanun çıkarılmış, özellikle manastır bahçelerinde Rezene, İris, Fesleğen gibi aromatik bitkiler yaygın bir biçimde yetiştirilmiştir. Napolyon, Kuzey Afrika seferlerini düzenlerken, bulaşıcı hastalıklardan ordusunu koruması için her askerin beraberinde Fesleğen (Ocimum basilicum) uçucuyağı bulundurmasını zorunlu kılmıştır. 19. yy Aromaterapi`nin ilk temelleri kimyacı Gattfosse tarafından atılmış, 1. dünya savaşı yıllarında onun öğrencisi Dr. Valnet ilk modern aromaterapi kitabını yayınlamıştır.*
Zarif lavantaLatince adı : Lavandula officinalis.
Tanımı: Taze, çiçeğimsi-baharatımsı.
Notu : Kalpnotu.
Özellikleri : Dengeleyici, gerilim çözücü, sakinleştirici.
Menşei ve ürün kalitesi: Fransa / Geleneksel.
Bitkinin neresinden ve elde ediliş şekli: Herba / Damıtma.
Ruhsal-Duygusal Etki: Sinirliliği, uykusuzluğu, depresyonu, korkuyu, hassasiyeti düzenli hale sokar, rahatlatıcı, ferahlatıcıdır.
Vücutsal Etki: Antiseptik , antiviral, antibakteriyel etkilere sahiptir. Ayrıca ağrı dindirici, yatıştırıcı, sakinleştirici, kandolaşımı arttırıcı, gerilimi çözücü etki gösterir. hücre yenileyicidir.
Uyumlu yağları : bütün yağlarla.
Kullanım önerileri ve tavsiyeler: Lavanta, hint defnesi gibi, inceltilmeden doğrudan cilde sürülebilen, tahriş edici ödelliği olmayan bir yağdır.Cilt bakım ve masaj yağlarında, banyolar ve naturparfümlerde. Yağlambaları, hava temizleyicilerde. Yara iyi edici özelliğinden dolayı akne, mantar, ekzama ve bu gibi cilt bakım ve masaj yağlarında. Ense ve baş ağrısını giderir. Soğuk algınlıklarında önleyicidir, yanık ve güneş yanıkları kremlerinde kullanılır. Kötü vücut kokusunu yok eder, ayrıca dolaplarda çamaşırın güzel kokmalarını sağlar ve haşerelere karşı da kullanılır. Kanamayı arttırıcı etkiye de sahiptir. Yaz için bakım yağı :
100 ml. Tatlı badem içine 20 dam. Konarak hazırlanır.
Notlar :
Lavanta, tesir alanı çok olan ve yüzyıllardır değişik şekillerde kullanılan bir yağdır.Örneğin, Anadolu’da 1848 yılında kolera hastalığında kullanılmasının yanısıra dünya’nın değişik yerlerinde, veba ya karşı da kullanılmıştır. Kraliçelerin uyumasına yardımcı olan lavanta, kendine has özel kokusu sayesinde yüzyıllardır parfümlerimizde de yerini almıştır.
120-130 kg. Çiçek salkımlarından destile usulü ile bir kilo yağ elde edilir.Yağı için ekilen lavantalar 600-1200 metre yükseklikte, bütün Akdeniz ülkelerinde ve özellikle Fransa’da ekilmektedir. Yurdumuzda ise, Isparta ve Burdur yöresinde az miktarda ekimi yapılmaktadır.Lavanta, nekadar çok yükseklerde yetişirse, yağının kalitesi de o kadar güzel olur.
|