Sevgili okur, bundan sonra ara ara ben de Esra Hanım’ın bloğuna konuk olup kendi sabun cevizi deneyimlerimi sizlerle paylaşacağım. Kısaca kendimi tanıtacak olursam; 32 yaşında yüksek lisans sahibi bir Kimya Mühendisi ve 7 aylık Doğa’nın acemi annesiyim. Ben de hepimiz gibi her şeyin doğalının en iyisi olduğunu biliyorum. Ama hayatın hızlı akışı içinde hem doğal hem sürdürülebilir olanı arıyorum. Hepimiz zaman zaman doğal, sağlıklı veya organik diye bir şeylere merak salıp sonradan zamansızlıktan veya çok pahalı olduğu için vazgeçmişizdir. Sonrası ise yarım bırakmış olmanın vicdan azabı. İşte buna yol açmamak, hayatı kendim ve ailem için hem kolay hem sağlıklı hale getirmek benim felsefem.
Benim sabun cevizi maceram Nisan ayında başladı. Eşim temizlik konusunda bana göre biraz daha titizdir. Özellikle kullandığımız temizlik malzemelerinin yüzeylerde kalıntı bırakması, tam arınmaması konusunda her zaman dikkat göstermiş ve beni uyarmıştır. Açıkçası ilk başlarda bu uyarılarını sıkıcı bulup pek itibar etmesem de sonradan konunun ne kadar ciddi olduğunu ben de fark ettim. Bulaşık makinesinde yıkadığınız temiz bir bardağı elinize alın ve içine su doldurun. İlk anda suyun yüzeyinde oluşan köpükleri gördünüz mü? Yeni nesil bulaşık makineleri ne kadar az su sarf ettikleri ile övülerek piyasaya sürülüyorlar. Bu kadar az su içine koyduğumuz deterjanın sağlıklı bir temizlik yapmasına ve arınmasına yetiyor mu? Bu soruya olumlu bir yanıt veremediğim ama aynı zamanda makine kullanmaktan da vazgeçemediğim için zaman içinde bulaşık makinesi kullanımımda bir takım değişiklikler yaptım. İlk olarak etkili bir temizlik için yüksek sıcaklıkta yıkama yapmaya başladım. Daha sonra deterjan miktarını ayarlayamadığım tabletler yerine sıvı deterjan kullanmaya ve miktarı az tutmaya başladım. Bu önlemler bir noktaya kadar başarılı oldu fakat hiçbir zaman içimize tam olarak sinmedi. Doğa’nın bize katılmasıyla çamaşırlarda, bulaşıklarda ve ev temizliğinde doğal temizlik arayışımız hızlandı. Piyasada organik sertifikalı çeşitli ürünler mevcut. Bunlardan da zaman zaman alıp kullansam da hiç biri tam olarak aklıma yatmıyordu. İnternet ve bloglar sağ olsun sabun cevizine ilk olarak Pinik-Kuş ’ta rastladım. Daha sonra Esra Hanım’ın Sabun Ağacı’nı buldum. Sabun cevizinin bir preparat olmaması ve doğal kurutulmuş haliyle kullanılması bence en cezbedici yönüydü. Ayrıca Esra Hanım deterjan kimyası ve temizlik sürecini o kadar güzel anlatmış ki sabun cevizine hemen kanım kaynadı. Denemek için hemen sipariş verdim. 3lt sıvı hazırlayıp kullanmaya başladım. Kendim denedim, etrafımdakilere denettim. Şimdi tüm bulaşıklarımı gönül rahatlığı ile bulaşık makinesinde yıkıyorum. Bir kalıntı kalsa bile (kalmıyor) tamamen doğal bir meyve özü olduğunu biliyorum.
Sabun cevizi uygulamalarımı arttırmak ve Esra Hanım’ın tecrübelerinden faydalanmak için o zamandan beri Sabun Ağacı bloğu takip ediyorum. Esra Hanım sabun cevizini kullanıma hazır, dertsiz, tasasız bir ürün haline dönüştürmek için çalışmalar yürüttüğünü blogda zaman zaman anlatıyor. Ben bu basit meyveyi kullanmaya başladıktan sonra Esra Hanım’ın çalışmalarının doğruluğuna daha bir inandım ona gönüllü destek vermek istedim. Şimdi buradayım. Esra Hanım’la birlikte okuyup, araştırıp, deneyip, yazacağım. Bakalım ortaya neler çıkacak. 🙂Görüşmek dileğiyle…
Aslı